Kriz Yönetimi, Temel İhtiyaçlar ve Kola
Dün gece yarısından sonra covid-19 tedbirleri kapsamında 31 ilde iki günlük sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Çok geçmeden sokaklar “alış-veriş” için pandemiye karşı koyulan kuralların tümünü çiğneyen insanlarla hıncahınç dolup taştı. Uzun süredir çoğumuzun evde kendini izole ederek hastalığın yayılmaması için verdiği mücadele bu acı tablodan dolayı büyük oranda boşa çıktı. İnsanın herhangi bir olağanüstü durumda “temel ihtiyaçlar hiyerarşisine ve kriz yönetim bilincine” sahip olmasının gerekliliğinin ne kadar önemli olduğunu İzdihamın yaşandığı bu tablodan çıkarmak mümkün. Yaşanan tablodan sadece yukarıda açıkladığım bu iki durum karşısındaki bilgisizliğimizden ziyade daha birçok konuda eksik olduğumuzu anlamak mümkün ama şuan için bu iki konuya değinmek istiyorum.
Kriz yönetimi, oluşan bir krizi ortadan kaldırmak için gerekli önlemleri alarak işi yürütme, yeniden düzene sokmaktır. Bu tanım TDK’nin tanımıdır ve başka hiçbir tanıma da ihtiyaç yok. Çünkü kriz yönetimi tam olarak TDK’nin açıkladığıdır. Önemli olan bunu toplum bilinci haline getirecek metodları devreye sokmak. Bunların başında hepimizin tahmin edeceği üzere eğitim gelir. Eğitim bilimlerinin herhangi bir yerine kriz yönetimiyle ilgili uygulamalı dersler iliştirilebilmeli. Doğal afetlerde, hastalıklarda, kazalarda vb. durumlarda kişinin hızlı bir şekilde en mantıklı kararı verip uygulamaya nasıl sokacağını böylelikle bilmesi sağlanmalı. Kriz yönetimi bilinci hayatın her alanında varlığını gösterebilecek bir dinamiktir. Sokakta erkek tarafından şiddete uğrayan bir kadınla karşılaştığımızda, boğazına bir şey kaçmış bir çocuk gördüğümüzde, karşıdan karşıya koşarken arabanın çarptığı köpeğe şahit olduğumuzda, kalp krizi geçiren yaşlı yere yığıldığında hızlı düşünüp vereceğimiz doğru karar hayati olabilir. Tıpkı şu günlerde olağanüstü bir durum karşısında alınan sokağa çıkma yasağı kararına karşı nasıl davranmamız gerektiği bilincine sahip olmamızın önemi gibi… Bu bilinç toplum düzeyinde karşılık bulduğu zaman olumlu açıdan sıçramayı daha hızlı gerçekleştirmek mümkün. Ekonomik bir krize karşı bireysel olarak kişinin üzerine düşen vazifeyi iyi yöneterek yerine getirmesi o krizin en az hasarla atlatılması anlamını taşır. En az zararla krizleri kotarmak yapılanma süreçlerinin olabildiğince hızlı bir şekilde devreye girmesi demektir. Yeniden yapılanma süreçlerinin aktive olması demek hayatın normale dönüp kişinin kaldığı yerden devam edebilmesi demek. Tüm bunlar bir araya geldiğinde “Kriz Yönetimi Bilincinin” sağlam bir ülke ya da sağlıklı bir toplum için ne denli önemli olduğu sonucu ortaya çıkıyor.
Maslow’un “Temel İhtiyaçlar Hiyerarşi” 5 kategoriden oluşur ama an itibariyle fizyolojik ihtiyaçlar ön plana çıkıyor. Sokağa çıkma yasağından sonra insanların marketlere doluşmasının yarattığı problemli tabloya ek olarak ellerine tıkıştırdıkları gıda ürünlerine bakınca kişinin yaşamsal ihtiyaçlarının ne olduğunu bilmesi bir o kadar elzem oldu. Eğer bir insan evde iki gün kalmak zorunda kaldığını öğrendikten sonra koşa koşa markete gidip kola alıyorsa bunda ciddi bir problem var. Kişinin temel yaşamsal ihtiyaçlarının ne olduğuna vakıf olamaması neresinden bakarsanız bakın korkunç bir şey. Çünkü kendi yaşamsal ihtiyaçlarını tayin edemeyen biri bir başkasınınkini hiç edemez. Bunu kitlesel bazda düşündüğümüzde dün gece olduğu gibi milyonlarca insanın hayatını tehlikeye sokacak manzaralar ortaya çıkar.
Kriz ve bu krize bağlı ortaya çıkan temel ihtiyaçların ne olduğunu doğru şekilde tayin edecek bilincin oluşması eğitimden geçer. Eğitim ise bir devlet politikasıdır. Devletler nasıl bir nesil yetiştirmek istiyorsa eğitim sistemini ona göre şekillendirir. Tehditleri öngörüp ona göre önlemler alabilen, kriz yönetim bilincine sahip hızlı çözüm üretebilen, olağanüstü durumlarda temel ihtiyaçlarının neler olduğunu anlayabilen ve tüm bu dinamikleri yaşamına kanalize edebilen bir nesil yetişsin istiyorsak eğitim sistemimizi gözden geçirmemizde fayda var. Sağlıcakla kalın, evde kalın…